SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

CENAZELER BAHSİ

<< 919 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

6 - (919) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، عن شقيق، عن أم سلمة ؛ قالت: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "إذا حضرتم المريض، أو الميت، فقولوا خيرا. فإن الملائكة يؤمنون على ما تقولون" قالت: فلما مات أبو سلمة أتيت النبي صلى الله عليه وسلم. فقلت: يا رسول الله ! إن أبا سلمة قد مات. قال: "قولي: اللهم ! اغفر لي وله.. وأعقبني منه عقبى حسنة" قالت: فقلت. فأعقبني الله من هو خير لي منه. محمدا صلى الله عليه وسلم.

 

[ش (وأعقبني) أي بدلني وعوضني منه، أي في مقابلته، عقبى حسنة. أي بدلا صالحا].

 

{6}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şakîk'den, o da Ümmü Seleme'den naklen rivayet etti. Ümmü Seleme şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}.

 

«Hastanın veya ölen kimsenin yanında bulunursanız hayır söyleyin. Zira melekler sizin söylediklerinize: Âmîn, derler.» buyurdu,

 

Ebû Seleme vefat ettiği zaman ben Peygamber {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına giderek:

 

  «Yâ Resülullah! Ebû Seleme vefat etti.» dedim, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

  Allah'ım beni de, onu da affet ve bana onun ardından güzel bir bedel ihsan et, de!» buyurdular. Ben de öyle dua ettim. Bunun üzerine Allah bana Ebû Seleme'den daha hayırlısını, Muhammed {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i ihsan buyurdu.

 

 

İzah:

Bu hadîs, hasta dolaşmanın âdabını bildirmektedir. Bu husûsdaki umûmî delillerden anlaşıldığına göre hastanın hâl-ü hatırını sorduktan sonra yanında fazla oturmamak, oturduğu müddetçe dahî onu ye'se düşürecek şeyler değil, bil'akis ümit verecek sözler konuşmak âdâbdandır. Konuşulan sözler dua yerine geçeceği için, orada bulunan meleklerin bu sözlere. Amin, diyecekleri bildirilmiştir.

 

Hulâsa bu hâdis-i şerif de:

 

1- Hasta yanında bulunan bir kimsenin hastaya hayır duâ etmesi, onun nâmına istiğfarda bulunması müstahabdır.

 

2-  Hasta dolaşan kimselerle birlikte melekler de bulunarak, onların söylediklerine: Âmîn, derler.